Edep Ya Hu!!!

Eskiden tekkelerin kapılarında “Edep ya Hu” yazarmış. Ebep, kelimesinin yabancı dillerde karşılığı yok.  Biraz uhrevi bir havası var kelimenin. Materyalist arkadaşlarımız edep kavramının, olan ile yetinme, gerçek söz ve duygularını ifade etmemenin bir şekli olduğunu düşünebilirler. Oysa edep, insanın içindeki sonsuz istekleri bir şekilde sınırlayıp, dindar insanlar için Allah’a, farklı düşünenler için diğer insanlara karşı sakınmaları olarak tarif edilebilir. Ama daha güzel bir tarif var…

“Edep hududa riayettir – Yeni Türkçe ile Edep sınırını bilmek, uymak, dikkat etmektir.”
Batı dünyası edep kavramını şahsi ahlak olmaktan çıkarmış, toplumsal sınırlar olarak belirlemiş. 
Oysa bizim gibi az gelişmiş ve doğulu toplumlarda iş sadece şahsi edebe indirgenmiş, toplumsal saygı ve sınırlara riayet ikinci plana atılmıştır.

İçimden geldiği gibi Edep ya Hu demek istedim;

Ne olursa olsun hocana karşı Edep ya Hu! Sana bir şeyler öğretene saygının ifadesidir edep. Hocanın yanlışları olsa dahi…

Kamu kaynağını şahsi çıkarı ve ikbali için kullanana Edep ya Hu! Çok küçük bir şey olsa dahi, insanın işleyebileceği en ağır suç budur belki de... Bir kişinin hakkını yersen onunla bir şekilde ödeşebilirsin. Ama milyonlarca insanla nasıl ödeşeceksin. Kamu kaynağında ülkedeki insanların tamamının hakkı var.

İltimas isteyenlere ve yapanlara Edep ya Hu! Hak etmediği halde bir yere gelmek için her türlü dalavereyi çeviren, daha sonra işgal ettiği konumda aynı şeyi başkalarına yapanlar ve ortak olanlar; bu iltimasların eninde sonunda kendilerine karşı döneceğini bilmiyorlar mı?

Lisede, üniversitede ve ihtisas hayatında yıllarca fedakârane ve saat sınırı tanımadan çalışan Doktorlar ve sağlık çalışanlarına yaptıkları hizmet sırasında saldıran, hakaret etme cüretini gösteren, tehditler savuran haddini bilmezlere Edep ya Hu! Onları gaza getirenlerin suçu çok daha büyük.

Akademisyenin “A”sı olamayacakken profesör olmak için karar vericileri yanlış yönlendirenlere Edep ya Hu! 

Uluslararası hiçbir anlamlı çalışması olmayan, iki kelime yabancı dil bilmeyen, ama bir o kadar da profesör olmak için çırpınan arkadaşlara, güzel bir örneği anlatmak istiyorum.

Birisi hocasının kendisine yeterli değeri vermediğini düşünerek içlenmiş. Hocasının yanına gittiğinde bu hali anlayan bilge insan şu muhteşem örneği vermiş.

“Şu toprağın üzerini görüyorsun değil mi? Bak buradaki gül, diğeri sümbül, öbürü menekşe, diğer ise daha sade bir çiçek. Bunların suyu, toprağı, güneşi aynı iken niye farklı farklılar.”
Çiçek örneğini vererek kifayet edeyim. Keşke herkes en azından açabilecek bir çiçek olsa.

Yılların dostluklarını küçük menfaatler veya makamlar için berhava edenlere Edep ya Hu! Ama insanoğlu küçük menfaatlerle test ediliyor ve maalesef çoğunlukla da sınıfta kalıyor…

Asgari ücretin yaklaşık 1000 TL olduğu bir ülkede, o maaşın 5’te birini bir öğün yemek için harcayanlara ve bu yemekleri insanlara ilan edip paylaşanlara Edep ya Hu! Bu sadece bizim ülkemiz için geçerli değil. Dünyada her gün israf edilen yemekleri toplasak, şu koca alemde aç insan kalmıyor.

Bu güzel sözün ne manaya geldiğini hakkıyla anlayacağımız ümidiyle, hayatın her aşamasında Edep ya Hu!


Talik Hatla güzel bir Edep ya Hu...

Yorumlar

İslamda.org dedi ki…
Çok teşekkürler
http://islamguzelahlaktir.blogspot.com/

Popüler Yayınlar