Bir Ümit...
Doktorların işi de zor vallahi… Özellikle onkoloji ağırlıklı
çalışanlar için. İnsanlar sizin ilaçlarınızdan veya elinizdeki bıçaktan bir
şifa bekliyorlar. Hastamız “Önce Allah’a sonra size emanet!” sözü her gün
duyduğumuz bir temenni.
Aslında biz cerrahlar çoğunlukla hastalığı tedavi etmiyoruz,
var olan hastalıklı dokuyu hastaya zarar vermeden, çevredeki sağlam yerleri
zedelemeden dışarıya çıkarıyoruz. Bununla beraber, bir hekim olarak gerçekten
hastayı tedavi ettiğimiz durumlar yok değil. Enfeksiyonları antibiyotiklerle
iyileştiriyoruz veya fiziksel bir bozukluk varsa, mesela mide, karın fıtıkları,
damarlarda oluşan baloncuklar gibi hastalıkları normalde olması gereken duruma
bıçağımızı kullanarak getirebiliyoruz.
Tıp Fakültesine girdiğim 88 yılından beri öyle gelişmeler
oldu ki, Çetin Altan’ın deyimiyle “Enseyi karartmamak lazım” diye düşünüyorum.
Son 25 yılda olan gelişmeleri bir hatırlarsak, insanoğlunun daha uzun ve
sağlıklı yaşama özleminin gerçekleşmeye başladığını, ama hala yolun başlangıcında
olduğumuzu fark edebiliriz…
İnsan genomu projesi (Human Genome Project) 1990 yılında
başlayıp 2003 yılında bitirildi. Yani insan DNA’sındaki tüm genler sıralandı.
İnsan DNA’sı 4 baz maddesinin değişik kombinasyonları ile oluşuyor. Tıbbi
adları sitozin (C), guanin (G), adenin (A) ve timin (T). Bu projeye
başlandığında yüz bin civarında gen ile karşılaşılacağı beklenirken, toplam gen
sayısının 23500 civarında olduğu ortaya çıktı. Gen sayısı farelerle aynıydı!!! Bununla
beraber şifreler diyebileceğimiz exon sayısı ise 180000’di. Bu 180000 exonun
tamamına exome diyoruz. DNA dizisinin
ortaya çıkarılabilmesi 3 milyar baz çiftinin belirlenmesi ile mümkün oldu. Yani
yukarıda bahsettiğimiz C G ile çift yapmakta, A ise T ile çift yapmakta... 3
milyar… Bir de bu genlerin kodladıkları RNA ve sonrasındaki proteinleri ve bu
genlerin permütasyonunu düşünelim, ama motoru yakmayalım!!! Tüm bu genlerin
Buffalo, NewYork’tan bir ABD vatandaşının kan hücrelerinden elde edilmiş olma
ihtimali çok yüksek desem…
Neyse geçelim!
1985 yılında Almanya’da Prof.Dr.Erich Mühe tarafından
laparoskopik kolesistektomi (kapalı safra kesesi) ameliyatı yapıldı. 1990’lı
yılların başında hızla popülarize olan teknik neticesinde günümüzde açık kolesistektomi
ameliyatı olan neredeyse kalmadı. Bu işlemi diğer işlemler takip etti ki, artık
açık yapılabilen ameliyatların neredeyse %80-90’ını kapalı yapabilmek mümkün
hale geldi. Sonuçlar daha az ağrı, hızlı iyileşme, erken işe dönme vs… Hatta
artık 3-4 cmlik bir kesiden veya ağızdan girilerek ameliyatların bazılarını
yapmak mümkün oluyor. Bakalım bu iş nerede sonlanacak…
Neyse geçelim!
Kanserde uzun yıllardır uygulanan klasik platinli tedavilere
hedefe yönelik tedaviler eklendi. Bu kanser tedavisinde belki de en önemli
aşamalardan birini teşkil ediyor. Yani kanser hücrelerinin üzerinde bazı özel
kimlik kartları aranıyor. Bu kimlik kartlarına yönelik ilaçlar veriliyor. Böyle
bir kimlik kartı olan hastalar çok şanslı, çünkü tümörleri bu ilaçlara iyi
cevap veriyor ve hastalık uzun süre kontrol altına alınabiliyor. Bu kimlik
kartlarının pek azını biliyoruz, ama sayıları gün geçtikçe artıyor, bakalım
önümüzdeki yıllarda daha neler çıkacak…
Yeni tedaviler neticesinde günümüzde kan kanserleri, meme
kanseri ve hatta kolon kanserlerinin birçoğu tamamen tedavi edilebilir hale
geldi. Pankreas, akciğer, yemek borusu kanserlerinde gidilecek daha çok yol
var. Ama onlarda da her kongrede yeni bir bilgi ortaya çıkıyor.
Bunu da geçelim!
Bence en önemli gelişme insanın genetik risk haritasının
çıkarılabilmesi. Gene sequencing (genetik haritalama) artık herkes için
yapılabilir hale geldi. Başlangıçta çok pahalı olan bu teknoloji yıllar içinde
ucuzladı ve yukarıda bahsettiğimiz exonların farklılıkları, hangi hastalıklar
için risk taşıdığımız çok kısa zaman içerisinde önümüze gelecek. Yani bir
haritalama ile hangi hastalıklara yakalanabileceğimizi bir rapor olarak cep
telefonumuza gönderecekler!!!
13500 exon değişkeni (hastalık gösteren variantlar) olduğunu
hatırladığımızda acaba hangisi ne anlama geliyor ve nasıl bir permütasyon
çıkacak bundan… İşte dananın kuyruğu burada kopuyor.
Bu gelişmeler muhteşem ve hepimizin yaşamını değiştiriyor,
ama çokta içine dalıp insan denilen mucizeyi ıskalamayalım!
DNA sarmalı...
Yorumlar