Keyifli Bir Yazı
İnsan zor günlerden geçtiğinde şöyle bir geriye
çekilip dışarıdan olaylara bakabilmeli. Hepimizin kendimize has dertleri,
sıkıntıları var. Bunlar tabi ki bizler için ilk sırada yer alıyor olabilir,
ama gerçekte öyle mi?
Sağlıklı olmanın keyfini çıkarmak lazım. Çünkü sağlık kalıcı
değil. İnsanlar 60 yaşına geldiklerinde, yaşa bağlı olarak damarlarımızı
oluşturan dokular sertleşiyor, dolayısıyla kalbimiz daha zor genişleyen bir
boru sistemine karşı kan pompalamaya çalışıyor. Kalp kası zorlandığı için
kalınlaşıyor ve 60 yaşındaki kişilerin yarısı yüksek tansiyon hastası oluyor.
60 yaşında ve hala tansiyon hastası değilseniz, bir keyif kahvesi yudumlamanızı
öneririm.
Çocuklarınızın başarısının keyfini çıkarmanız lazım. Ülkemizde
üniversiteye gitme oranı %7-8’lerde… Belki biraz daha artmıştır. Çok üniversite
açıldı son dönemlerde. Ama genel toplum eğitim düzeyimiz kaç??? Biliyor
musunuz? İlkokul üç. 12 yıl önce İlkokul iki idi, bir sene daha arttı. Eğer
çocuğunuz üniversiteye gidiyorsa, büyük başarı göstermiş ve hayatını bir ölçüde
garanti altına almış demektir. Kendisine keyifle sarılın ve yanağına bir öpücük
kondurun.
İyi görebiliyorsanız keyfini çıkarmak lazım. Yaşlandıkça
tansiyon, şeker ve diğer hastalıklara bağlı gözün arka bölgesi denilen retinada
bazı değişiklikler oluyor. Görmemiz bozulabiliyor, hatta körlük riski dahi
ortaya çıkıyor. Retina dejenerasyonu denilen bu durum toplumda o kadar sık
görülüyor ki! Oysa görebilmek neredeyse her şey… Yeşil doğayı, canım İstanbul’un
doğal güzelliğini, tarihi yapılarını. Biraz durumunuz müsaitse diğer ülkeleri.
Şöyle keyifle, gözlüklü veya gözlüksüz, siyasi olmayan ve sizi germeyecek bir köşe yazısını okuyup,
çayınızı yudumlamanızı öneririm.
Uçağa binmenin keyfini çıkarmak lazım. Dürüst söylemek
gerekirse ilk başlarda tedirgin oluyordum. Ama yılda 20-25 kez uçan birisi
olarak, artık uçuşun heyecanını hissedebiliyorum. Hızlanarak havalanma,
fleplerin açılması, kanatın genişlemesi, rüzgarın bilmem kaç tonluk metali
havada tutabilmesi, son teknoloji uçakların motor çalışmasa da süzülme (aynı
kuşlar gibi) özellikleri olması, piste lastiklerin hafif mi yoksa sert bir
şekilde mi temas edeceği, pilotun ne kadar yetenekli olduğu gibi şeyleri farklı
bir merak ve heyecanla izliyorum. Yeni bir Boeing 737-900’e binip cam kenarına
oturun ve güzel bir havada insanoğlunun aklının muhteşemliğini ile tonlarca
metali havaya kaldırmayı nasıl akıl ettiğini keyifle hissedin.
Arkadaşlığın keyfini çıkarmak lazım. Bir arkadaşınız olsun,
ama tam olsun. Bazı kişilerin en iyi arkadaşı eşleri oluyor. Ben de zor
anlarımda eşime sığınmıyor değilim, ama itiraf etmeliyim ki 2-3 tane
güvendiğim, gerçek arkadaşlarım var. İnsan gerçek arkadaşını aramak, konuşmak
istiyor, ona değer veriyor, derdiyle dertleniyor. Şu materyalist dünyada kolay
değil iyi arkadaş bulmak. Eşinizde olabilir, hayatta gerçek arkadaşınız varsa,
her gün 15-20 dakikanızı ayırın, tatlı bir sohbet edip birbirinizi dinleyin,
birer çikolatada attınız mı keyfinden geçilmez.
Son olarak sakinliğin keyfini çıkarmak lazım. Her an
gerginlik, heyecan, acele, bir yerlere yetişme telaşı… Oysa hayat bizim
belirlemediğimiz bir akışta gidiyor. Bize öyle öğretilmiyor değil mi? “One man
can make a difference – Bir insan çok şeyi değiştirebilir”. Bu söze kalpten inanıyorum, ama bunu ille savaşarak, kavga ederek yapmak zorunda değiliz.
Eski tabir ile usulet ve suhuletle neler halledilmiş bu dünyada. İşinizi
yaparken şöyle bir soluklanın, ne kadar acele etmeniz gerektiğini ve nelere
kızdığınızı bir düşünün. Sonra sizden bir şeyler isteyenlere keyifle gülümseyip,
sakin bir şekilde yardım edin.
İnsan sahip olduklarının değerini onları kaybedince anlayabiliyor. Herkese keyifli bir hafta dilerim…
Şöyle keyifle güldüğüm bir resmimi paylaşmak istedim. Allah keyfimizi bozmasın.
Yorumlar