Cerrahinin Büyüsü – 3

Cerrahın Zihni

Cerrahi değersiz bir uğraşı değildir. Beynin el fonksiyonlarını kontrol eden alanının kenarında, çok daha geniş bir alan düşünmeye ayrılmıştır. Cerrahın serebral korteksi iki alana sahiptir: Birinci alan klinik sağduyu içindir ve ikinci alan ise icat için. Bir bölüm anlar. Diğer bölüm mucittir. İlki hastalığı ortaya çıkarır. İkincisi hayallerin üstündeki tozu kaldırır. Klinik işler için olan bölge yavaş ve zahmet çeke çeke hareket eder, düşünür ve bir amaç sahibidir. Devreleri vızır vızır çalışır ve sonunda cerrahın “İnanıyorum, bu hasta bu işin altından kalkacak” diye mırıldanmasını sağlar.

İcat için olan bölge ise, sezgileri güçlü, alışılmadık ve sağı solu belli olmayan özelliklere sahiptir. Molekülleri birbirine çarpışır, döner, dolaşır ve hayran kalır ve mucit uyuyup rüyalar görürken sonunda bir anda patlayarak bağırır, “EVREKA (BULDUM)!”

Koestler6 sanatsal yaratıcılığın, bir tarafta Goerge Bernard Shaw’un “%90 terleme, %10 ilham”, diğer tarafta ise Picasso’nun Je ne cherche pas, je trouve (“Aramıyorum – buluyorum”) diye özetlediği iki ucu olduğuna inanır. New England Cerrahi Derneği her iki yönlü kâşifler açısından göz alıcı durumdadır. Bizim Picasso’larımız, ilk böbreği nakletmeden önce zihninde üç böbrekli bir insanın resmini çizen Joe Murray ve insan suretini suni deri ile örten Jack Burke gibilerini içerir. Bu organları nakletmeden önce, Murray ve Burke ikisi de kendi zihinlerini taşımışlardır. Bizim ortamımızda başka Picasso’larımızda var ve zihinlerimizde onların taşıdığı “Evrekalar”. Eğer yapabilseydik, onlarla daha sık dirsek temasında bulunurduk.

Bu derneğin çoğu üyesi Shaw’un %90 “terleyicileri”dir. “Evrekalar”ımız küçük e ile yazılır ve mantığımız, mucidin yaratıcı patlamalarından daha az dikkat çekicidir.

Klinik bölge sadece bir kez Nobel ödülü almıştır ve 1909’da İsviçreli cerrah Emil Kocher bu onuru almıştır. Aynı şekilde, mucitler, sorun çözerler ve ödülleri her gün olmaktadır; iyileşen hasta bizi karşılaştırılamayacak bir memnuniyet ve tamamlama hissiyle taçlandırır. Entelektüel faaliyetimizin mihenginde hayat ve ölüm vardır. Beynin hareketi sonsuzdur ve bizi evde, çalışma masasında, yatak başında ve ameliyathanede meşgul eder. Dinler, görür, soruşturur, göz atarız. Kafa yorar, teşhis koyar ve aşama aşama açtığımız ve doğru noktasına yaklaştığımız ışıklandırılmış sahada hipotezimizi sınarız.
Cassell’in7 belirttiği gibi,
Cerrahlar nadiren ikinci bir düşünce lüksüne sahiptirler; bir tedaviyi deneyemezler, arttıramaz veya değiştiremezler ve ancak ilk aşama başarısız olduktan sonra başka bir yaklaşım denerler. Ameliyat masasında, cerrah kararlılık, katiyet, hâkimiyet göstermek zorundadır; acil durumlar çözülmelidir, beklenmedik bulgular öngörülmelidir, küçük avantajlar kullanılmalıdır.

Saatler önce “büyümüş” diye belirtilen dalak, küçük ve kenara saklanmış bulunabilir. Apandisitin ileit olduğu ortaya çıkabilir. Hastalık hastası komşunun ilerlemiş kanseri vardır. Yola getiriliriz, üzülürüz ve akıllanırız. Hukuk dünyasının yanlış kararları ve temyiz işlemleri vardır. Sporda hatalar beklenir, tenisteki ikinci servis, Amerikan futbolundaki dördüncü iniş ve golfteki “mulligan”. Beyzbol sahalarında hatalar skor tabelasında kendisini gösterir. Cerrahın hatalı hesabı ise mezarlıkların granit taşlarında yontuludur ve hatıraları samanyolunda kalır.

Bir asistanken, genç bir kadının “Merhaba, Dr.Hiebert,” diye selamladığını hatırlıyorum, ondan sonra bir duraksama, “Beni hatırlamıyorsunuz değil mi? Benim bebeğime bakmıştınız.” Kadını hatırlıyordum ama doğru şekilde değil ve cevapladım, “Evet, tabii ki sizi hatırlıyorum. Bebeğiniz nasıl?” Onun cevabı “Hatırlamıyor musunuz doktor? Ölmüştü.”

Merhemimiz zamandır ve meslektaşlarımızın önünde yapılan açık itirafların ızdırap verici temizleyiciliğidir. Goerge Richardson asistan iken, haftanın ölüm ve komplikasyonlarına yönelik raporuna, Aeneid’in ikinci kitabından bir atıfla; Aeneas kargaşalı bir yolculuğu takiben kıyıya vurduğunda Queen Dido’nun durumunu sormasıyla, başlamıştır. Aeneas cevap verir, Infandum regina iubes renovare dolorem! (“Kraliçem, beni aynı acıyı tekrar tatmaya zorluyorsunuz!”)

Üniversitede (academia) veya genel pratikte “practicemia” olun, hepimiz gözlemek ve düşünmekle iç içeyiz. Keşfetmek, orada gizlenmiş olan gerçeklerin üzerlerinin açılması demektir, ama rahatlatıcı, fakat aldatıcı fikirlerimize sadık kalmamız nedeniyle gizlenmişlerdir. Bilgi ekledikçe, aynı zamanda bilgi çıkarırız, yeni kesinlikler bilginin yerini alır. Sol gastroepiploik arter gerçekten var mı? (Ben hiçbir zaman görmedim, en azından herhangi bir referans kitapta gösterildiği şekliyle.) Geçen senenin ven taşları neredeler? “Doğuştan kısa”  yemek borusuna ne oldu? Mide dondurma, rahmin asılması, kalp anjinası için internal mammaria arterinin bağlanması veya astım için karotis cisimciğinin çıkarılması nereye gitti? Şüphecilik ve merak. İşte cerrahlara bir amentü!

Bizler bir geleneğin muhafızlarıyız. Bilgi bize verilmiştir, biz de onu aktarmalıyız, üzeri temizlenmiş olarak, böylece bulduğumuz yeri daha iyi ve parlak şekilde bırakalım. Gordon Scannell’in cerrah babası yıllar önce benim babama öğretmiş. Gordon bir öğrenci ve asistan olarak bana yardım etti. Benim oğlum Timothy, başka bir alanda, kısa süreliğine Gordon’un tek oğlunun hocalığını yaptı. Üç nesil birbirine öğretiyor! Bir asistanın, bir zamanlar bizim asistanlara öğrettiğimiz ve bir zamanlar Frannie Moore, Dr.Churchill, Leland McKittrick, Goerge Nardi, veya Earle Wilkins tarafından bizlere öğretilen aynı ifadeyi kullanması, öğüdü vermesi ve birinci sene asistanının sorusunu sormasına kulak misafiri olmaktan daha büyük bir keyif olabilir mi?


Bilgiyi aktarmak için harcadığımız zaman, burada olmanın onurunun kirası olarak ödediğimiz şeydir. Taşıdığımız unvanın yerine getirilmesidir; neticede doktor (docere) öğretmek demektir.


Divanyolunda Hekimbaşı İsmail paşanın mezar taşı...
Kudema-i vükela ve vüzera Saltanat-ı Seniyyeden Hekimbaşı demekle maruf Şehremin-i Esbak İsmail Paşa ruh içün fatiha. Sene 1297 (1880)

Yorumlar

Popüler Yayınlar