Trafik Kazası, Canlı Bomba, Savaş...
10 yıl önce yoldan geçen
birisine;
“Nasıl öleceğinizi
düşünüyorsunuz?”
Diye sorduğunuzda, cevabı “muhtemelen
trafik kazası” oluyormuş…
Şimdilerde terör saldırısı, canlı
bomba, savaş ihtimalleri de arttığı için bunları da listeye ekleyebiliriz.
İnsanın vurulduğu veya travma
aldığında ölüme sebep veren iki bölge var. Kafa ve göğüs boşluğu… Bu iki
bölgeyi korumak işin ABC’si oluyor. Ayrıca büyük damarlar yaralandığında da ölüm
riski çok yüksek, özellikle boyun, karın ve kasık bölgelerinde… Haberlerde
basit bir kasık yaralanmasının nasıl ölümle sonuçlandığını arada sırada
görüyorsunuz. Bacağa giden 1-1,5 cm çapındaki ana damar olan femoral arter
yaralandığında, kanamanın ölüme yol açması çok muhtemel…
Beyni besleyen boyundaki iki
taraflı karotis arterlere olan minimal travma, bazen damar duvarının
yırtılmasına ve duvardaki tabakalar arasına kan sızarak disseksiyon olmasına
yol açabiliyor. Disseksiyon beynin içine ilerliyor ve beyni besleyen damarları
devre dışı bırakarak beyin ölümüne yol açıyor. Şiddetli bir trafik kazasında
emniyet kemerinin boyun bölgesini sıkması, böyle bir hasarın en sık sebebi.
Ünlü deprem Profesörü Aykut Barka bu nedenle hayatını kaybetmişti.
Şiddetli bir vücut sarsılması da
aynı neticeyi doğuruyor. Leydi Diana, paparazziden kaçan arabaları tüneldeki
direğe çarptığında arabadan dışarı sürünerek çıkar, ağzından kan gelmektedir.
Kaza sırasında kemeri takılı değildir. Hızla hastaneye yetiştirilir. Vücudun çok
hızlı bir gelgit yaşaması nedeniyle akciğerden kalbe dönen toplardamarların
bazıları kopmuştur. Maalesef kanama kontrol altına alınamaz ve hayatını
kaybeder...
Böyle şiddetli travmalar, nadiren
ana aort damarının yırtılmasına yol açmaktadır ve bu durumda kişi hadise
olduktan sonra bir iki dakika içerisinde hayatını kaybeder.
Beyinde ise ileri geri
hareketlerde beyinden çıkan sinir hücrelerinin bacakları kopabiliyor. Buna
diffüz aksonal hasar adını veriyoruz ki, binlerce elektrik kablosunun kopması
ile eşdeğer bir durum. Vücudunda hiçbir hasar görülmeyen kişinin beyni tamamen
zedelenebiliyor. Kask takmasına rağmen kayak sırasında kontrolü kaybeden Michael
Schumacher kafasını kayaya çarptı. Oluşan hasar o kadar şiddetliydi ki, artık
bakım hastası olarak hayatını sürdürüyor.
Patlama sonucu ortaya çıkan
şarapnel veya kurşun yaralanmaları ise apayrı bir durum.
Massachusetts General Hospital
acil cerrahi şefi, sevgili arkadaşımız Dr.George Velmahos ile 2013 Boston
Maraton bombalaması hadisesinden sonra konuşmuştuk. İçi çivi dolu, bir düdüklü
tencere patlatılmıştı. 3 gün hastaneden çıkmadığını, çok sayıda ampütasyon
yapmak durumunda kaldıklarını ifade etmişti. Çünkü fırlayan metal parçaları
bacak veya kollarda parçalanmaya yol açmıştı. Aynı durum Ankara, İstanbul,
Gaziantep’teki bombalamalarda da yaşandı.
2016 Mart ayında İstanbul’da
organize ettiğimiz Avrupa Göğüs Cerrahisi Okulu devam ederken İstiklal
caddesinde canlı bomba patladı. Okulumuza katılan Alman öğrencilerimizin
bazıları bir gece önce orada gezmişlerdi. Yaşadığımız stres ve sorumluluğu
düşünün. O gün Okulda dersi olan Prof.Alper Toker, dersini iptal etmek zorunda
kalıp yaralanan bir turisti İstanbul Tıp Fakültesi Çapa Hastanesinde başarıyla
ameliyat etti. Şarapnel parçası hastanın ana soluk borusunu yaralamıştı. Ameliyat
başarılı geçti ve hasta iyileşti. Ana soluk borusunun önünden ve yanından geçen
damarların yaralanmaması hastanın hayatını kurtarmıştı.
Ateşli silah yaralanması ise çok
farklı bir mekanizmayı içeriyor. Düşük veya yüksek hızlı silah; kurşunun çapı,
ateşlenme uzaklığı gibi faktörler hasarın derecesini de belirliyor. Hızlı
silahlarda kurşun saniyede 700-800 m hızla gidiyor. Kurşunun çapı yani kalibresi,
Kalaşnikof tüfeklerde 5,6 mm iken, piyade tüfeklerinde 7,6 mm. Makineli
tüfeklerin bazılarında kalibre 10 mm’nin üzerine çıkıyor. Günümüzde sık sık
duyduğumuz Doçka makineli tüfekleri 12,7x108 mm’lik bir mermi atıyor. Yani çapı
bir cm’nin, uzunluğu ise 10 cm’nin üzerinde bir mermi atıyor ve ciddi hasara
neden oluyor.
Kurşun yaralanmalarında, ilk
zarar kurşunun hızından, ikincisi dönerek gelmesinden, üçüncüsü ısısından
kaynaklanıyor. 700 m/saniye hızla bir cisim çarpıyor, dönerek geldiği için
çarptığı anda yön değiştirebiliyor veya dönüş hareketi organları etrafına
doluyor ve yırtıyor, bu sıcak cisim üzerindeki kıyafet kıl ne varsa vücudun
içine taşıyor ve hem yakıyor, hem de vücudun içerisini kirletiyor. Kurşunun
giriş deliği küçükken, çıkış deliği çok daha geniştir. Şarapnel veya kurşun
yaralanmalarında ilk iş tetanoz aşısı yapılmasıdır.
Allah’ım neler konuşuyoruz
denildiğini duyar gibiyim. Türkiye’de üç nesil, Avrupa’da iki nesil önce
yukarıda yazılanlar, yani bomba ve kurşun yaralanmaları insanların hayatlarının
en önemli konularıydı.
Ülkemizde trafik kazaları hala en
önemli gündemlerden biri, trafik kurallarına uymadığımız sürece öyle olmaya da
devam edecek gibi duruyor. Çevremizdeki ülkelerde savaşın 10 yıl daha devam
edeceğini düşünürsek, terör ve bombalama hadiselerinin de yakın zamanda
sonlanmayacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. E bir savaş kaldı yaşamadığımız…
Akıllı ve tedbirli olmaktan, şiddet ve hızdan uzak durmaktan başka çaremiz yok… Kamyonların arkasında yazdığı gibi “Allah korusun…”
İnsanın ruhu da vücudu da bu resimdeki hale geliyor.
Yorumlar