İstanbul Gözüyle Anadolu'ya Bakmak

Türkiye ilginç bir ülke. Seçim sonuçları bunu bir kez daha gösterdi.

Herkesin kimliğine göre pozisyon aldığı ve konumundan en ufak bir taviz vermeyi namusunu kirlettirmekle eş gören bir topluma sahip. Bu nedenle kimliğimiz ve eğitim düzeyimiz ne olursa olsun hala çok geri bir toplumuz. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Özal’ın fikir hürriyetinin ve farklı fikirlere tolerans göstermenin her şeyin anahtarı olduğunu vurguladığı dönemde, insanların çoğunluğu kendisini vatan hainliğiyle suçluyorlardı. Onu suçlayanlar genellikle büyük şehirlerdeki eğitimli kesimlerden geliyordu.

İstanbul ismi, Rumca “ist-im-bolin” kökenli ve “şehre doğru” manasına geliyor. Yani Roma döneminde de şehir dediğinizde akla gelen yer İstanbul…

İstanbullu şehirliler, iyi eğitim almış olmanın, kendilerine başkalarının yaşam biçimleri hakkında da karar verme hakkını verdiğini düşünüyorlar. Çok sevdiğim ve çok şey öğrendiğim bir hocam, doktorun sadece bir hekim değil, aynı zamanda insanlara yaşam tarzı açısından doğruyu göstermesi gereken bilge kişiler olduğunu söylediğinde ağzım açık kalmıştı. Anadolu’nun eğitilmemiş yığınlarının önemli bir kısmı, kendisine yaşam tarzı açısından akıl verilmesini tasvip etmiyor, ama bir yandan çocuklarını eğitmek için gerekirse yediğinden kısıyor…

İstanbullu şehirliler, Batı dünyasındaki endüstriyel devrimin farkında ve yabancıların ekonomik ve siyasi güçleri karşısında işimizin kolay olmadığını, ürkek bir tavrı doğru görüyorlar. Oysa Anadolu’nun aklı hala eski şanlı günlerde, bir an önce kendini beğenmiş şehirlilere ve Batılılara yönelik aşağılık kompleksinden kurtulmak istiyor. Kendini bu psikolojiden kurtarma ümidini verenin peşinden koşuyor…

İstanbullu şehirliler, modern dünyanın imkânlarını, onu modern şekilde kullanmasını bilenlerin hak ettiğini düşünüyorlar. Lüks arabalar, manzaralı evler, hastaneler, yatlar vs sadece belirli bir kesimin zevkini oluşturabiliyor. Oysa Anadolulu para kazandığında bu imkânları sonuna kadar kullanmak istiyor, görgülü veya görgüsüz şekilde…

İstanbullu şehirliler, paranın gücünün farkında ve cebinde bol miktarda parası olanların, eğitimli ve muhalif kesimler olduğunu biliyorlar. Eskiden rant bazı nüfuzlu ailelerin projelerden önceden haberdar olması ve arazileri toplamaları veya devlet bankalarından verilen krediler ile dağıtılıyordu. Anadolu’nun insanları artık herkesin arazi rantından bir payı olabileceği veya bir kredi de kendisinin alabileceği hayali ile yaşıyor…

İstanbullu şehirliler, siyasi tercihlerinin Anadolu’daki eğitimsiz insanlardan çok daha doğru ve isabetli olduğunu düşünüyorlar. ABD’de başkanlar genellikle 50’li yaşlarda, en az 1.80 m boyunda, aile babası ve fiziksel olarak gösterişli kişiler. Anadolu’daki eğitimsiz insanlar, yaş ortalaması 29 olan bir ülkede, kendilerine iktidar alternatifi olarak sunulan iki kişinin, 66 ve 67 yaşında, dil bilmeyen, ellerinde bir laptop olmayan ve fiziksel olarak çokta gösterişli insanlar olmadıklarının ziyadesiyle farkında…

İstanbullu şehirliler, herkesin kendileri gibi çok çalışmak zorunda olduklarını zannediyorlar. Oysa Anadolu’da çalışma temposu ve yaşam hızı, İstanbul’un belki yarısından daha yavaş. Anadolulu çok geride kalmamak için arada kendisini öne doğru çekiştirenleri yavaşlatıyor veya kendisini kolayca öne geçirme ihtimali olanların arabasına atlayıveriyor...

Bir kişinin göç ettiği yerin kültürünü sindirmesi için üç nesil geçmesi gerekiyormuş. Şehre göç eden insanların çoğu daha ilk veya ikinci nesildeler…

Bir insanın doğumunu seyrettiğinizde, çok meşakkatli ama bir o kadar mucizevi olduğu görürsünüz. 1800’lü yıllarda başlayan, dönem dönem hızlanan ve yavaşlayan modernleşme doğumumuzun daha yarısında olduğunu unutmayalım.

Olsun; Anadolu, Rumca “Anatole”, “Gündoğumu” demek…



Muhteşem Topkapı Sarayı ve Sarayburnu...


Roma ve Osmanlı kaynaklarında Anadolu'nun sınırları...


Yorumlar

Popüler Yayınlar