Zamanın Ruhuna Uygun Bir Yazı – Radix Malorum est Cupiditas

İncil’de geçen bir ifade var. Geçenlerde kardeşim söyledi…

“Radix Malorum est Cupiditas – Kötülüklerin kökeni açgözlülüktür.”

Bazı yorumlarda “açgözlülük”, “para sevgisi” şeklinde açıklanmış.

Kuran-ı Kerim’de de benzer manada ayetler var. En bilinenlerinden biri Al-i İmran Suresi 14.ayet:
“İnsanlara ‘kadınlara, oğullara, kantar kantar biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, hayvan ve ekinlere olan sevgiden oluşan’ aşırı düşkünlükleri güzel gösterildi. Bunlar, dünya hayatının menfaatleridir. Ve Allah, O’nun katındaki en güzel sığınaktır.”

Yazıya fazla uhrevi ve dini bir havada başladık belki, ama insanı iyi tanımak lazım. Yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen, manalarının size hitap etmediğini söyleyin!

Açgözlülük ihtiyacından fazlasını elde etmek için her şeyi yapmak olarak tarif edilebilir. Yani daha fazla güç, makam, itibar, mal mülk vs. Günümüzde örneklerini fazlasıyla görüyoruz…

Dört meslek var ki, bunlardaki açgözlülük çok ağır tahribata yol açıyor. Biri asker ve polislik, çünkü silahı var, yani eşitliği bozan bir avantajı var. İkincisi hâkimlik, sizi hapsetme yetkisi var, sizinle ilgili hüküm verebiliyor. Üçüncüsü ise hekimlik, vücudunuza müdahale etme yetkisi var, ilaçla veya cerrahın elindeki bıçakla…

Ama açgözlülüğün çok sayıda insana doğrudan zarar verdiği bir başka iş var ki, o da yönetici ve karar verici konumda olmak. Çünkü yanlış veya adil olmayan kararınız birçok insanı etkiliyor, kötü bir örnek/gelenek oluşturuyor.

Bu mücadelelerin temelinde de yazının başında geçen ifadedeki içgüdü yatıyor. Para, güç, mevki veya başka bir menfaat elde etmek… Kendinde olandan veya başkasının elindekinden daha fazlası… Nasıl olursa olsun, ama benim olsun…

Açgözlülük, bırakın başkasını kendi meslektaşlarınıza dahi neler yaptırıyor! Hekim hekimin yaptığı tedaviyi kötüleyebiliyor, hizipleşmeden çekinmiyor, duygu ve inançlarını işine karıştırıyor, kurumu bölebiliyor vs vs. Unutmayalım ki bu ülkede hekimler birbirleriyle anlaşamadıkları için fakülte bile bölmüşler… Doktorlar zeki insanlar, dolayısıyla bahsettiğimiz konulardaki mücadeleleri daha belden aşağı ve sofistike (yani karmaşık) oluyor. Hekimler arasında böyle kişiler azınlıktalar, ama yine de olması gerekenden fazla sayıda, olmamaları gereken yerlerde ve maalesef çok gündemdeler. Böyle insanlar her meslekte var, hem de bazı mesleklerde sayıca çok daha fazla…

Açgözlülük insani bir zaaf… Yani yok edilmesi mümkün değil. Batılılar bu sorunu çok akıllıca çözmüşler… Bu mesleklerde yapılan suiistimalleri çok ağır cezalandırıyorlar. Ya işine son veriliyor, ya da mesleğini yapamayacak hale geliyorsun…

Norm belli ve çok uzakta değil. 5 asır önce Amasya’da yaşamış büyük hekim Şerefeddin Sabuncuoğlu’nun hekimler için koyduğu düstur muhteşem, hem de öz be öz Anadolu Türkçesiyle:

Bu sınaat [sanat] içinde çok dürlü mizaclara (karakterlere) tuş olursın [karşılaşırsın] ve müşkil marazlara [zor hastalıklara] muttali olursın [bilgi-görgü sahibi olmak].  Bir işi hor görüp adunı yavuz itmeyesin, akibeti mahmud [sonu iyi] olmayan hastaya el urmayasın, dünyasına tama (tamah) idüp gendüzini [kendini] halk katında aziz iken hor itmiyesin.  Elbette ragbetünden ve hırsundan insafun artuk gerekdür...”

Anahtar kelime insaf…


 Yıllar geçse de hekimlere medya ilgisi yüksek. Servet-i Fünun Perşembe 28 Mayıs, Sene 1314 (9 Haziran 1898). Cemil Topuzlu Paşa'nın muayenehanesindeki fotoğrafı...

Yorumlar

Popüler Yayınlar