Şimdiki Aklım Olsa

İnsanoğlunun hayatı çok ilginç. Yıllar insanın yüzüne yansıdığı gibi, evine, ailesine her şeyine yansıyor… Orta yaşa geldiğinizde acaba neleri daha farklı yapardım diye soruyorsunuz kendinize. Pişmanlık mı? Bazıları pişmanlık, keşke yapmasaydım dediğiniz şeyler. Kaçırılan fırsatlar mı? Fırsat insanın önünden genellikle yavaş yavaş geçermiş, yakalayabilirsen. Gıpta mı? Benim de olsaydı keşke diyebileceğiniz durumlar…

Yakın zamanda bir arkadaşıma, şimdiki akıl ve karar verme yeteneğimle 25 yıl öncesine dönmek isterdim dediğimde;

“Çok tehlikeli olurdu abi…” dedi.
Gerçekten öyle, tehlikeli bir adam olurdum.

Şimdiki aklım olsa;

Üniversite yıllarından değil de, liseden itibaren kitap okumaya başlardım…

Sahaflar çarşısında 1980’li yıllardaki dükkân sahiplerini tanımak isterdim…
Yine doktor olurdum…

Yine göğüs cerrahı olurdum, ama belki üst batın cerrahisi (mide-karaciğer) ile uğraşan bir genel cerrahta olabilirdim…

Cerrahi ihtisasımı ABD’de yapmaya çalışırdım. Boston’da ünlü bir hastanede üst ihtisas yaptım, ama temel cerrahi nosyonun en iyi öğrenildiği yer ABD’deki akademik merkezlerdir.

Eşimi hiç üzmezdim ve onun kariyerinin önünü açardım. Eşimin ABD’de deki en iyi üniversitelerden birinde işi ve vizesi hazırken, benim vizemde sorun çıkması nedeniyle onun önündeki bu fırsatı harcamazdım… Sonuçta 3-4 yıl zorluk çekebilirdik, ama çok farklı bir akademik konumda olurdu… İlk yıllarda yaptıklarımın ne kadar yanlış olduğunu anlamam 15 senemi aldı…

Evlendikten sonra ilk araba olarak Citroen (20 yıl önce doğru düzgün tamircisi bile yoktu) almazdım…

İlk çocuğumuzun doğumunda, başından sonuna kadar eşimin yanında olurdum…

Bilgisayarın başında çok uzun zamanları boşa geçirdim. Çok sıkı bir bilgisayar oyuncusuydum. Keşke o zamanları daha verimli geçirseydim. Bir büyüğümüzün bu konudaki sözü çok güzel; “İmkân olsa kahvehanede boş boş oturan kişilerin zamanlarını satın alır ve çalışmak için kullanırdım”.

Heyecanımı frenleyip önüme gelen her fırsata atlamazdım… Bu heyecanım önüme çıkan her işe başvurmama ve defalarca gereksiz yere patinaj çekmeme neden oldu…

Bana başvuran ve güvenen her hastayı ameliyat etmeye çalışmazdım. Çünkü yardım etmeye çalışsanız da bazı hastaları iyileştiremezsiniz. Cerrahların çok doğru bir sözü vardır; “Tecrübeli cerrah hangi hastayı ameliyat edeceğini değil, hangisini ameliyat etmeyeceğini bilen kişidir.”

İnsanlara çok güvenmezdim… Kişilik olarak insanlara güveniyorum ve içlerinde iyi bir şeyler olduklarına inanıyorum, bu nedenle kaba tabirle çok kazık yedim. Son yıllarda eşimin sezgilerine güvenerek bu işi ona havale ettim…

Önyargılarımı daha azaltırdım. Muhakkak ki insanın inandıkları ve görüşleri kimliğini belirliyor. Ama ülkemizde insanları, görüşleri nedeniyle damgalamak o kadar kolay ki! Sadece dış görünüşleriyle bir kişiyi yobaz, diğerini din düşmanı ilan edebiliyorsunuz. Oysa lise arkadaşlarımla bir araya geldiğimde aramızdaki görüş farklılıklarına rağmen, ne kadar benzer olduğumuzu çok daha iyi anlıyorum…

Yönetici olarak yapılması gerekenleri ertelemezdim, elime fırsat geçtiğinde yapardım…

Bu uzun listenin sonuncusu ama en önemlisi,

Varlık sebebimin ne olduğunu ve hayatta ne ile mutlu olabileceğimi 43 yaşımda fark edebildim. Keşke 10 sene öncesinde fark etseydim. İnşallah bundan sonraki hayatımı boşa harcamam…

Bu zamana kadar dünya hayatında elde ettiklerim ve yapabildiklerim daha fazla sızlanmamın önüne geçiyor… Yukarıdaki listeye rağmen, ulaştıklarım ve şükretmem gereken şeyler kat be kat daha fazla.

Herkesin bir “şimdiki aklım olsa” listesi vardır, en mutlu ve güzel hayatı sürdüğünü sananların dahi…




Yaşarsam 20 yıl sonraki muhtemel görüntüm...

Yorumlar

Popüler Yayınlar