Beni Niye İyileştirdin!
Hayatınıza mal olacak bir hastalığın iyileşmesine vesile
olan doktora hangi gözle bakarsınız…
Çoğu kişi için bu işin cevabı “Beni sen kurtardın doktorum!”
veya “Sağlığımı önce Allah’a sonra size borçluyum” şeklindedir.
Geçen gün şifa dağıtmaya vesile olduğumu düşünürken, yaşadığım
bir olay nedeniyle bazı insanların kötü kaderine katkıda bulunan bir kişi
olduğum hissine kapıldım. Anlatayım…
Tam 11 yıl önce 64 yaşında bir teyze başvurdu. Okuma yazması
olmayan bir Anadolu köylü kadını. Yutma güçlüğü varmış. Yıllarca sigara içmiş,
halen de içiyormuş. Sonradan öğrendiğim kadarıyla bir oğluyla ilgili
sıkıntıları varmış. Yapılan endoskopi sonucunda, yemek borusu kanseri teşhis
edildi. Hastalık bölgesel olarak biraz ilerlemişti. Kemoradyoterapi uygulandı
ve ardından o zamanki teknikle, açık ameliyatla özofajektomi (yemek borusunun
çıkarılması ameliyatı) yaptık. Hem karın, hem göğüs, hem de boynu açtığımız
ameliyatla yemek borusunun %90’ını çıkardık. Mideyi tüpleştirerek yeni yemek
borusu haline getirdik. Hızla iyileşti, onuncu gün taburcu oldu.
Polikliniğe düzenli geliyordu. Bazen sırtındaki ağrıdan
şikâyet ediyor, bazen yemek yerken takılmalardan bahsediyordu. Bir müddet sonra
tekrar sigara içmeye başladı, günün birinde gözyaşlarıyla oğlunu kaybettiğinden
bahsetti. Ben de sigara konusunda daha fazla üstelemedim. Sonuçta evlat acısı
çok zor bir imtihan, Allah kimseye yaşatmasın…
2 yıl önce, yani özofajektomiden 9 yıl sonra yanında 50
yaşlarındaki oğlu ile geldi. Oğlu da çok fazla sigara içiyordu…
Akciğerde ve mediastende (iki akciğer arasındaki bölge)
kitleler vardı. Teşhis küçük hücreli akciğer kanseri geldi. Teyzeye açıkça
söylemedik. Sorularını geçiştirdik. Benden yardım istedi, oğlunun onkolojik
tedavisini organize ettik. İlk başta tedaviye cevap verdi, ama 6 ay sonra
hastalık ilerledi, hem akciğerde hem de bu sefer karaciğerde tekrarladı. Genç
adam hızla kilo kaybetti, güçten düştü ve 2 ay önce hayatını kaybetti.
76 yaşındaki teyzemiz geçenlerde polikliniğe geldi. Gözleri
yaşlı, zoraki yürüyerek, yanında kızıyla geldi. Kızı başını öne eğerek abisinin
ölümünü kastetti. Yaşlı teyze hiç beklemeden yüzüme bakıp, birazda sitemle;
“Oğlumu niye iyileştiremedin
doktorum? Niye? Niye?”
Deyince;
“Teyzecim oğlunun hastalığı kötü
bir hastalık, tedavi işe yaramadı, çok üzgünüm. Baştan hastalığın kötü olduğunu
biliyorduk, ama sana o kadar açıkça söyleyemedik” dedim.
Teyzenin cevabı, yanımdaki
öğrenci ve asistanlarla birlikte yüreğime oturdu;
“Beni oğullarımın ölüsünü göreyim
diye mi ameliyat ettin. Beni niye iyileştirdin?”
…
Her insanın bir var olma sebebi
olsa gerek. Bana verilen yeteneklere, kişilik özelliklerime baktığımda
insanlarla iletişime geçmekten, onlarla hem hal olmaktan mutlu olduğumu
görüyorum. Mesleğimde bu özelliklere fazlasıyla ihtiyaç var. Ne kadar şükretsem
azdır…
Fakat iyi niyetle yaptığınız
işlerin böyle kötü bir neticenin önünü açacağını nasıl bilebilirsiniz? Bu
hastayı 11 yıl önce ameliyat etmeyip, korkutup, kemoradyoterapiye
yönlendirebilirdim. Ama o gün için tıbben doğru ve daha iyi olan tedaviyi
uyguladım…
Günlük hayatımızda ailemizin,
başkalarının hayatlarını etkileyen kararlar alıyoruz… Ve bu kararlarda hayatın
hep aynı güzellikte veya düzende gideceğini düşünüyoruz. Oysa hayatta iniş ve
çıkışlar, bazı insanlar için uçurumdan aşağıya düşmek var…
Tüm bu yaşananların talihsizlik olduğunu düşünebilirsiniz… Ben kötü kadere inananlardanım…
İnsanın hayatında çektiği acılar yüzüne yansır mı? Ah be teyzem, yüzün her şeyi anlatıyor...
Yorumlar